Eski Mısır’da Beslenme
Eski Mısırlılar’ın beslenme düzeni meyveler, sebzeler, balıklar ve bakliyatlarla geniş bir yelpazeye sahiptir. Onlar sığır eti ve diğer kırmızı etleri daha fazla tercih ederlerdi. Fakat çoğu insanın et alacak parası yoktu. Tarıma ayrılan alan az olduğundan sığır gibi hayvanlara otlama yeri de az olacağından bunların etleri pahalıydı. Onların ana beslenme maddesi tahıllardı.
Süt sağımını gösteren bir sahne
Tahıllar, Mısırlılar için hiç bitmeyecek besinlerdi ve bozulmaması için depolanırdı. Tahıllar yetiştirilir ve ortak yerlerde bulunan tahıl ambarlarına götürülüp depolanırdı. Tahıllar ekmek, kek ve hamur işi yapmakta kullanılırdı. Tahılın una döndürülmesi, günlük ve uzun bir işlemdi. Tahıl önce ezilir ve ardından yere serilirdi. Yerdeki tahıl basit bir öğütücü içerine konur ve un kıvamına gelene kadar inceltilir. Ekşi hamur genellikle maya olarak kullanılırdı. Ekmeklere lezzet vermesi amacıyla pişmeden önce; bal, meyve, ceviz ve yağ konulurdu.
Ekmek yapımı
Sebze ve meyveler, Mısırlının ana beslenme parçalarıydı. Bütün yıl boyunca ekerlerdi. Sebze olarak; pırasa, soğan, sarımsak, salatalık, marul, lahana, turp ve vahşi turp yetiştirirlerdi. Soğan ve sarımsak, beslenmenin ana parçasıydı. Çünkü soğan ve sarımsak sağlık için çok iyi geldiğine inanırlardı. Yeşil sebzelerin tadını ve lezzetini artırmak için yağ ve sirke ile terbiye edilirdi. Birkaç meyve Mısır’da yetiştirilirdi çünkü iklimi çok kuraktı. Yetişen meyveler üzüm, incir, nar, kavun ve hurma. Zeytin yetişmezdi ama yağ için de önemli bir meyveydi. Zenginler diğer meyvelerden getirtirlerdi. Mesela, hindistan cevizi, şeftali, kiraz, vişne ve armut. İthal edilen meyveler bölgenin hammaddesi olurdu. Elma ve şeftali gibi.
Balık mumyası MÖ 30 Sakkara. Roma Periyodu
Balığı da aynı tahıl gibi çok severlerdi. Bazı üst sınıf Mısırlı balık yemekten kaçınırdı. Balık hiçbir zaman misafire sunulan bir ikram olmadı. Eski Mısır tarihi süresince, bazı balıkların yenmesi yasaklanmıştı. Balıklar, kaynatılarak, kızartılarak, fırınlanarak ve kurutularak servis edilirdi. Kurutulma sırasında eti güneşe yatırılırdı. Yiyecekleri korumanın en basit yolu kurutup saklamaktı.
Yemek hazırlanışı gösteren bir sahne
Et, özel durumlarda ziyafetlerde yenirdi. Çünkü sığır kıtlığı vardı ve fiyatı yüksekti. Zenginlerin her yemekte etli yemeye güçleri yeterdi. Etlerin farklı çeşitlerini de yerlerdi. Domuz, kaz, çeşitli kuşlar, koyun ve keçi eti popülerdi. Etler değişik çeşitlerde hazırlanırdı. Kaynatma, kısık ateşte pişirme, tuzlama, kurutma ve buharlama.
Bal, Mısırlılar için çok iyi bir katkı malzemesiydi. Farklı uygulamalarda bal kullanılırdı. Genellikle şeker yerine kullanılırdı. Ekmeklere ve keklere daha fazla lezzet vermesi için kullanılırdı. Bal, çeşitli ilaçlarda da kullanılırdı çünkü güç vereceğine inanırlardı. Mumyalamada, ilaç sektöründe, gemi yapımında ve diğer yapıştırma işlemlerinde bal kullanılırdı.
BAL OMLETI
- 4 yumurta
- 275 ml süt
- 15 ml zeytinyağı
- 45 ml bal
- Biber
Yumurtalar, yağ ve süt ile çırpılır ve tavaya dökülür. Önceden ısıtılan yağ ile pişirilir. Tabağın üstünde ters düz edilir. Isıtılmış bal omletin üzerine dökülür. Üzerine de biber serpilir ve servis edilirdi.
TATLI ŞARAP KEKLERİ
- 430 gr un
- 15 ml tatlı beyaz şarap
- Biraz kimyon
- Biraz anason
- 50 gr hayvansal yağ
- 25 gr çok iyi kıyılmış peynir
- 1 çırpılmış yumurta
- 12 defne yaprağı
Una, şarap eklenir. Sonra kimyon ve anason da eklenir. Yumurtayla birlikte peynir ve yağ sürülür. 12 küçük kekin içine şekillendirilir ve her biri ayrı ayrı konulur. 25-30 dakika, 200 derecede fırında pişirilir.
Eski Mısır’da, kadınlar unu içine buğday sererdi. Un, erkek tarafından ezilip incecik hale getirilirdi. Bazı çanaklarda ekmeğe tat vermesi amacıyla; susam, bal, meyve, tereyağı eklenirdi.
Tahılın yetiştirilmesinde sekiz adım uygulanır. İşlenmiş tarlaya ağaçtan bir baltayla saban sürülürdü. Saban sürme işlemi genellikle insan gücüyle yapılırdı bazen de hayvanlar yardımıyla yapılırdı. Keçilerin yardımıyla elle ekim yapılırdı. Tahıllar büyüyünce hasada başlanır ve hasat oraklarla yapılırdı. Ürün eşeklerin arkasında taşınırdı. Orta Krallık zamanında, bu işlemler için sığırlar kullanılırdı. Bu ezme işlemi ekinlerin samanlardan ayrılmasına yardımcı olurdu. Diğer yöntem sıklıkla Eski Mısırlıların mezarlarında boyalı şekillerle gözükmektedir. Sıklıkla bir kadın tarafından yapılırdı. Yabalarla samanla yem birbirinden ayrılırdı. Başka yöntem, sazlıklardan ya da palmiyeden yapılmış kevgirlerle yapılırdı. Eski Mısırlılar tahıl üretiminde çok iyiydiler hatta komşuları olan ülkelere de ihracat yaparlardı.
Bira çok popüler bir içkiydi. Efsaneye göre Osiris, insanlara bira yapımını öğretmişti. Bu duruma Mısırlılar inandığından, dini törenlerinde yemek içeceği olarak bira kullandılar. Şarap da üretilirdi faka şarap genellikle varlıklı kişilerin sofrasında bulunurdu.
Ekmeğin dini bir anlamı da vardı. Mentuhotep II’nin ölüm tapınağı keşfedilirken, arkeologlar 4000 yıllık ekmek koyma üniteleri buldular. Batı Thebes’te Mentuhotep II Tapınağı’nın tabanının altında diğer nesnelerle birlikte duruyorlardı. Kainatın, küçük bir dünya olduğuna inanırdı. Eski Mısırlı, ekmeğin dört köşesinin bir tarafında otururdu.
Popüler rölyeflerin aksine, köleler piramitleri inşa etmedi. Aksine maaşlı işçiler bunları yaptılar. Bugün bile hala ayakta duran mezarlardan görebiliriz. Bu işçilere ekmek verilmiştir. İşçiler, Krallar Vadisi’ndeki kral mezarlarını bitirdiklerinde onlara tahıl ve ekmek verilmiştir. Ekmek, eski Mısırlı için altın değerindeydi.
BALIKÇILIK
Eski Mısır’da balıkçılık, ticaret ve beslenmenin yanında bir spordu. Mısırlılar balık alanlarının çoğunu Nil’e yaparlardı. Mısırlıların beslenmesi ağırlıklı olarak bakliyattı. Balık da köylü sınıfı için proteinin kolay kaynağıydı. Nil Levreği ve Yılanbalığı çok bulunurdu. Başka balık çeşitleri de görmek mümkündü: Yayınbalığı, sazan, tekir, tilapya, zargana, filburunlu balık, kaplan balığı ve aybalığı. Balıklar temizlenerek ayıklanır. Sonra isteğe göre tuzlama, fırında, kurutma ya da kaynatarak yenirdi.
Balık yakalarken Mısırlılar; ağ, kafes, çapari ve zıpkın kullanırlardı. Çapari ya da oltalar genellikle kemikten yapılırdı. Oltaların ebatları 8-18 mm arasıydı. 12. Hanedanlık zamanında kemiklerin yerini metal oltalar almıştır. Ağlarla balıkların olduğu yerleri çevirirlerdi. Balıkçılar için bir tehlike vardı, Nil timsahları. Balıkçı kanolarına vurup devirebilirler ve ölümlerine neden olabilirlerdi.
Mısırlılar için balık avlamak sadece beslenmek için değil, rahatlamak ve nehir etrafında keyif almak için de yapılırdı. Çoğu mezar boyamalarında balıkçılar, suda balık avlar ve nehir kenarında tembel şekilde otururken resmedilmişlerdir. Balıklar, Amen tapınağındaki yayın balığı gibi, mabetlere sunulmak için de avlanırdı.
Avcılık
Eski Mısır, hayvan çeşitliliğinden dolayı bir cennetti. Çeşitli kuşlar, timsahlar, aslanlar, sırtlanlar, ceylanlar, leoparlar, devekuşları ve geyikler bulunurdu. Eski Mısırlılar avcılıkta çeşitli silahlar kullanırlardı: mızraklar, oklar, sopalar, ağlar ve bumerang tipi silahlar. Eski Mısırlılar hayvanları avlamakta, başka hayvanları da kullanırlardı. Tazılar ve evcilleştirilmiş çıtalar bu konuda çok popülerdi. Asillerin ve firavunların vahşi hayvan avladıklarına ve yetiştirdiklerine dair deliller mevcuttur. Kraliçe Hatshepsut, Punt adasından getirdiği, babunlar, zürafalar, çıtalar ve egzotik kuşları korurdu. Kral Ankhenaten, vahşi hayvanlar için kapalı bir yer yaptırmıştı.
Eski Mısır’daki ilk avlanma, ev çevresinde yapılırdı. 3. Hanedanlık’tan sonra, ekili araziler ve susuz bataklıklara kadar uzandılar. Onların bu girişimlerinde sonra iki tekerlekli arabalar kullanılmaya başlandı. Hayvanların evcilleştirilmesi, Eski Mısır’dan beri süregelen bir durumdur. Avcılık, kral ve yüksek mevkidekilerin yaptıkları bir spor olmuştu. Firavun ava çıktığında etrafında seyirciler de olur onu izlerlerdi. Firavun genelde; ceylan, antilop, dağ keçisi, öküz, vahşi koyun ve devekuşu avlardı. Bun karşın sırtlan, aslan ve leopar da avlarlardı. Çünkü bu canavar gibi hayvanları öldürebilmek ustalık ve cesaret isterdi. Firavun ve soylular da bunu izleyenlere göstermek isterdi.
Eski Mısırlıların ziyafet ve şölenlerinde etin yeri ayrıydı. Özel misafirlere et verilirdi. Köylüler ise genellikle kaz, ördek, turna ve bıldırcın avlardı ve onları yerdi. Domuz da yenirdi fakat şeytan tanrı Seth ile ilişkilendirildiğinden fazla rağbet görmezdi.