TEFNUT
Tefnut (Tefenet, Tefnet) eski Mısır’da nem ve ıslaklık tanrıçasıdır. Güneş ve ay ile ilişkili bir tanrıçadır. Tefnut’un solunda Ay, sağında Güneş olduğu bilinir ve ıslaklık ve kuruluğu temsil etmektedir. İsminin anlamı “O Nemdir”. Kelimenin köküne inildiğinde “nemli” veya “tükürmek” anlamına gelir.
Tefnut genellikle dişi bir aslan veya aslan başlı bir kadın olarak tanımlanmıştır. Nadiren de sadece kadın şeklinde tasvir edilmiştir. Her zaman güneş diski ve Uraeus giyer, güç sembolü olan asa ve ankh taşırdı. Bazen de kobra şekli alırdı. Ra’nın Gözü olarak kabul edilmiş; çiğ, yağmur ve sis de ona bağlanmıştır. Ra’nın Gözü ile güneş güneşin bir yönünü almış ve güneş tanrısını korumuştur. “Alev Hanımı” ve “Tanrıların Başındaki Uraeus” ünvanları almıştır. Diğer tanrıçalarla bu rolü paylaşmıştır. Sekhmet, Hathor, Mut, Bast, İsis, Wadjet ve Nekhbet gibi.
Aile ilişkileri biraz karışıktır. Başlangıçta Tefen olarak bilinen bir tanrıyla ilişkilendirilmiştir. Unas’taki mezarda bulunan Piramit Yazıtları’nda Tefnut ve Tefen, Ma’at’ın kalp ağırlığının içine dahil edilmiştir. Yazıtlara göre; Tefen ve Tefnut, Unas’ta tartılır ve Ma’at bunu dinler. Shu şahitliğinde de doğar. Ancak Tefen karanlıkta kaybolmuş gibi görünür. Tefnut’un rolü zaman ilerledikçe değişmiştir. Fakat Ma’at ile bağlantısını korumuştur. Heliopolis ve Teb’de, yaratıcı tanrı’nın (Amun, Ra, Atum) kızı, Shu’nun kız kardeşi, Geb ve Nut’un annesi olarak tanımlanmıştır. Memfis’te “Ptah’ın Dili” olarak isimlendirilmiştir. Yaşam için ona yardımcı olduğu savunulur. Dendera şehrinin bir bölümü ise “Tefnut’un Evi” olarak bilinir. Leontopolis’te aslan formunda ona ibadet edilirdi.
Efsaneye göre Shu ve Tefnut, Nun sularının içine doğru (kaosa) giderler. Babaları Ra, onları kaybeder ve onları bulmak için gözünü gönderir. Onlar döndükleri zaman Ra o kadar mutluydu ki sevinçten ağladı ve onun gözyaşlarından ilk insan formu oluşmaya başladı.
Diğer bir efsaneye göre Tefnut babası Ra ile dışarı çıktı ve firavun gibi yeryüzünde yaşadı. Nem ve suyun tamamını Nubya için alarak Mısır’ı terk etti. Verimli araziler oluştu ve insanlar buralarda yaşamaya başladılar. Bu arada aslan formunda Nubya üzerinde azgınlaştı. Ra, Thot ve Shu’yu onu geri getirmesi için gönderdi. Döndüğü zaman Mısır’daki bütün kasabaları ziyaret etti ve gittiği yerlerde büyük sevinç ve kutlamalar yapıldı. Bu hikaye başlangıçta Anhur ve karısı Menhet’e atfedilmiştir. Hikayenin başka versiyonunda da Hathor, Ra’nın Gözü formundadır ve Nubya’yı terketmiş, insanlığı yok etmek için kan renginde bira ile onu kandırmıştır.
Ankhenaten hanedanlığı sırasında çoğu tanrılar reddedildiği zaman Tefnut ve Shu kalmıştır. Ankhenaten ve Nefertiti sıklıkla ikiz aslan tanrı gibi tasvir edilmiştir. Bu durum da tek tanrılı din olmadığını göstermektedir.